Acun Ilıcalı, yabancı televizyon programlarını ülkemiz kanallarına entegre edebilen en başarılı isim, şüphesiz. Gerek özel gerek profesyonel yaşamıyla ilgili büyük iddalara, ciddi suçlamalara mağruz kaldı Acun Ilıcalı, ama çıkıp da herhangi bir açıklama yaptığını sen ben o görmedik. Bir şekilde tüm suçlamalar da 2. günün sonunda unutuldu gitti. Ben anlamam suçlamaları bilmemneleri ama adam yapıyor mu yapıyor arkadaş. Biz değil miydik küçücükken haftasonlarında birazcık geç saatlere kadar oturma ihtimalimizde Show Tv’yi açıp ‘Acun Firarda’yı izleyen? Dünyayı elindeki mikrofonla turlamış Show Tv muhabiri şu an Show Tv sermayesini döndüren isim. Kabul edelim hepimiz de bayıla bayıla izliyoruz yarışmaları. Acun’un elini atıp da başarasız olduğu bir konu varsa biri çıkıp söylesin lütfen ama ben pek hatırlamıyorum. Orta okuldayken okulumuza gelip stand up yapan biri Acun Ilıcalı. E adam bayağı bir uğraşmış diyorum ben, 12 yaşında bir dolu veleti güldürmeye çalışırkenki hali gözümün önüne geldikçe. Neyse ne… Tırmalayarak vergi rekortmeni olmuş biri bu adam gerisi teferruat.
Gel gelelim en son yarışmaya benim de gözdem aynı zamanda. O SES TÜRKİYE… Peki kim oldu Türkiye’nin sesi ?
İtiraf ediyorum benim de favorim olan bu Keşanlı 16 yaşındaki tatlı mı tatlı ses Türkiye’nin sesi oldu. Peki nedir ne değildir bu ses? 16 yaşındaki Keşanlı Oğuz, hiçbir müzik eğitimi almamış, ‘eğitimsiz herhalde ancak bu kadarı olur’ dedirten tertemiz bir ses (bence). Kendi kendine gitar çalmayı öğrenmiş Oğuz, sesinin de güzelliğini farkedince yaşım erken demeyip başvurmuş ‘O Ses Türkiye’ye. Çok da güzel etmişsin Keşanlı’m. Sayende birçok insan tertemiz bir ses dinledi. Dinlerken dinlendi. Araba ödülü için biraz genç sayılıyor ülkemizde ama artık yapacak birşey yok. Sahi buradan yapımcılara duyuralım. Ödülü araba olan yarışmada 16 yaşındaki gencin işi nedir ağalar beyler? Aman aman iyi ki de işi varmış bu yarışmada Oğuz’cuğumun…
Peki Türkiye’nin sesi diyebilecek miyiz? Yarışma sayesinde öyle güzel sesler, öyle çarpıcı yorumlar çıktı ki ortaya, ‘evet o ses kesin sendin’ demek çok güç. Örneğin bu yarışmada benim aklımdan çıkmayan tek performans Melis Kar’ın ‘Sil Baştan’ yorumudur. Şimdi ben nasıl deyim ‘evet Türkiye’nin sesi belli oldu’ diye.
Bu yarışma ülkemizdeki potansiyeli görme açısından çok şey kattı müzik dünyasına ve yarışmacılara şüphesiz. ‘E nerede Bayhan, Abidin, Firdevs?’ diyebilirsiniz. O zaman sosyal medya ve internetin bu denli etkinliği olduğu bi ülke değildik ne yazık ki. Bu yüzden de o yarışmacıların unutulup gitmesine şaşırılmamalı. Ama şimdi durum farklı. Her boş zamanımda Türkiye’nin seslerinin videolarını izlemekten büyük zevk duyuyorum, ‘vay be neler varmış’ demekten de kendimi alamıyorum hiç. He bir de unutmadan… Diğer ülkelerde ‘The Voice’ olarak yapılan yarışmaların yarışmacılarını bir açın izleyin lütfen. Belki oralarda gerçek potansiyele sahip kişiler yarışmaya ihtiyaç duymadan geliyordur istedikleri yerlere ama ben videoları izlerken ‘e nerede voice?’ demekten alamadım kendimi doğrusu.
Şüphesiz Oğuz Berkay’ın da seveni de vardı sevmeyeni de, ‘ay bu çelimsiz mi oldu Türkiye’nin sesi’ diyeni de. Ama burada potansiyellerin varlığı keyiflendirmeli bizi. Yarışma başından beri de evlerde konser tadı yaşatan Acun Medya’ya da teşekkür edilmeli. Ne diyelim Keşanlı’mın yolu açık olsun. Umalım ki daha nice güzel sesler, güçlü potansiyeller keşfedilsin ülkemizde.